
Öte Yaka-Karaözü (Kayseri)
-“Orada bir köpek yatıyor!” dedim.
-“Nirede?” dediler.
-“Bayıra uzanmış!” dedim.
-“Yorulmuştur!” dediler.
-“Kimindir?”dedim,
-“Bizimdir” dediler.
Bunca koyunu kuzusu gezer de,
bunca çakalı domuzu geçer de,
bunca kurdu kuşu uçar da…
bayır savunmasız tutar mı bozkırı?
Mor dikenleri, katır tırnaklarını,
sütleğenleri, çövenleri, ballıbabaları,
köstebekleri, fareleri, sincapları,
Yaprakları, ayrıkları, böcekleri
Ne ki bu it ha bire uyur!
Duyulmaz sesi uzaklardan,
Ama görüntüsü yeter korkutmaya!
Üstelik öykünün aslı da bir hoş ki deme gitsin!
Günlerden bir gün, bilinmez ki kaç milyon yıl önce
bir avcı uğramış buralara…
Yanında da cins mi cins, uzun kulak, bozrengi bir koket…
Avlanacaklar ya… şu dağ senin bu dağ benim…
Bayır bir bakmış ki ite… çarpılmış!
Bir tutmuş soluğunu… bayılmış!
İt oralı değil… av derdinde,
Avlananlar keza, can derdinde!
Bayır, renk renk giysilere bürünmüş,
buram buram kokularını sürünmüş
Hayda bre it, dön de bak şu güzelliğe!
Ama onun gönlünü çelmek ne kelime…
Avcı dönmüş bakmış, onun yerine.
Demiş: “Burada eğleşelim hele!”
Doğanın büyüsüne kapılmış ki uzanıp kalmış,
uzun kulaklı yandaşıyla birlikte.
İt ara sıra gözünü açar sahibini ararmış,
yıllar… yıllar… yıllar… avcı silinmiş, düşlere karışmış
yağmur, kış, sel, fırtına derken, bizim it taş kesilmiş!
Giderek bayırla bütünleşmiş… ona yoldaşlık etmiş,
Kah ot bitmiş sırtında, kah kırağı konmuş tüylerine,
sıçanlar yuva yapmış patilerine…
O, dağın kucağında; bayır onun koynunda,
Sessiz, sakin… ama tetikte… uyumuş da uyumuş.
Ne uçanı gözden kaçırmış, ne kaçanı ortada bırakmış,
bayırın ortasında, görkemli bir kayalık olarak,
bozkırı dolaşanlara dev gölgesi ile konaklık etmiş!
Ta ki yeni sahibi gelip onu kaldırana kadar!
Hay canlar, işte o it, bozkır sevgilinin bekçisi olan bu köpekmiş!
27.07.07/17.00-Dutluca |