Ağalar, beyler… can dostlar, güzeller!
Ben kendimi bildim bileli köpekler havlarlar… kızarlar, tartışırlar, yoluşurlar, dövüşürler, hırlaşırlar… birbirlerini kovalarlar…
Şimdilerde dönüp baktınız mı onlara? Artık başlarını kaldırımlara dayayıp düş kurmakla meşguller… Bir ses duydular mı dikilip dinliyor, sonra da mırıldanıyorlar. Sanki bilinmeyen bir güç sesleniyor da onlara; kimsenin anlayamadığını, duyamadığını, duyumsayamadığını algılıyorlar… yanıt veriyorlar. Şarkı duyduklarında hoplayıp zıplıyorlar, ezan okundu mu ilahi söylüyorlar…
Nasıl bir duygudur bu? Neler hissederler? Geçmişten neler anımsarlar, bin yıllardır genlerine kaydolan?
“Bir köpek gece boyu neden havlar?”
“Köstebektir… faredir… tilkidir… Gelmesinler diye homurdanır, havlar!”
İNANALIM MI?
Tüm gece boyu ne inatçı köstebektir bu?.. Ne çapkın, korkusuz fare?.. Ne yüzsüz tilki?..
Kimsenin aklına gelmez mi KÖPEĞİN TÜRKÜ ÇIĞIRDIĞI? Tıpkı nöbet bekleyen kişinin, uyumamak için türkü çığırdığı gibi… Dinleyin bir kez dikkatle nağmeleri… Acı, ıstırap ya da kavga değil… keyifli bir melodi… Hem nöbette olduğunu haber veren, hem uykusuna engel olan, hem yıldızlara, dolunaya ve gece kuşlarına iltifatlar yağdıran dizeler.
Hey gidi köpekcik… Neler geçer içinden? Kimlere yürekten tutuldun? Kimlerden azar işittin, tekme yedin? Kimler sahiplendi de seni, aç bıraktı bir sırt okşamanın bedeli? “Yok!” Yok!” “Yok!” diye seslenirken gecenin örtüsünü aralayıp; KİMİN, NEYİN YOKLUĞUNU savurdun, yokluğun kucağına?
Hey gidi ehil dostlar, kimsenin tasasında değilsiniz çocukların dışında. Onların da sizinle olmasına, SAHİPLER engel…
İster şarkılar yakın ardından, ister ağlayın ezgilerinizde… İnsanoğlu aldı başını gidiyor, ufku belirsiz! Sizin sevinciniz, ıstırabınız, açlığınız ya da yalnızlığınız onun ne umurunda?
Ama gün gelecek, insanoğlu da sizin umurunuzda olmayacak!
BİLİYORUM!..
27.07.07/17.45-Dutluca |