BİTEZLİ DEVE





 

Bir yol gider Bitez’e döne döne.
Köyü geçer de dar sokaklardan,
ak evlerden, küçük meydanlardan,
sizi kıyıya götürüverir.
Denizle burun buruna geliverirsiniz,
Ak-Tur kavşağını sapınca...
Lokantalar, çayevleri...
dil çıkarır denize doğru iskeleleri.
Gel-gel eder günübirlik motorlara.
Kumsal aynı kumsal, çakıl aynı çakıl,
kum aynı kum bu yörelerdeki..
 
Yürürsünüz, gidersiniz
ayak uydurup çığırtkan müziğe.
Ne ki bir yemeklik dinlenme gereği...
Ve görünce şaşıp kalırsınız,
kumsalda sizi bekleyen deveyi...
 
Deve de deve hani.
Alnı boncuk, boynu boncuk,
kuyruğu boncuk...
Her yanı boncuk!
Sırtında allı-güllü örtüsü,
bir gelinlik kız gibi süslü...
Çök” dersiniz, çöker;
Kalk” dersiniz kalkar,
Yürü” dersiniz de şöyle bir salınır sırtındakiyle!
Ne yaptığını bilen devedir, ağalar;
kimi taşıdığını gören.
Başını nasıl tutacağını,
hangi makineye nasıl göz süzeceğini...
Uzun kirpiklerini kısar da
öyle bir havalı durur ki;
   sanırsınız devenin “kuğu modeli”!
 
Bu deve bu yere geleli beri,
değişti devecinin de kaderi.
Artık yem parası diye yanmıyor,
hayata kötümser gözle bakmıyor.
 
Bu kıyıya vurmuş,
kumsalda güneşlenen konuksever deve,
   geçmiş günleri anımsatıyor insana.
Çöllerde
 vahadan vahaya ulaşan katarları...
Kum fırtınalarında
   aç-susuz dolaşan kervanları...
Yollarını kaybeden kervancıları...
Yağmacıları, kör kuyuları...
Kadife akşamları,
yıldızlı geceleri,
   serin sabahları...
 
Sen savaş görmedin devecik.
Yemen çöllerine yetişemedin.
Dövüşemedin savaş meydanlarında,
hemcinslerinle güreşemedin...
Ana yurdundan ırak bir yerde,
başka bir zamanda;
   cetlerinin hayal bile edemediği
       ummana eriştin,
           kendine yeni bir yurt edindin!..
 
O günleri yaşamayana sormak yersizdir;
    “Çöl mü, deniz mi, hangisi iyidir?
Çölü bilen çölü sever,
denizi gören denizi sever.
Kolay değil seçim yapmak,
maksat seçmekse eğer!
 
Hey gidi devecik, boncuk boncuk...
süslü süslü... narin, görkemli...
Nedir sıcak günlerin, ılık gecelerin,
bu koca denizin bedeli?
Altı ay saman taşıyor sırtında,
altı ay insan.
Ve ipekli kumaşlar,
değerli baharat yerine;
   bikinili güzellerle giriyor,
       sayısız fotoğraf karelerine.
 
10.06.86/19.00-Bitez
 
Selma Mine
 
Öğrencilik yıllarında başladığı yazın hayatında, duygu ve psikolojik ağırlıklı romanları beğenilmiş ve Türkiye''nin yeni bir kadın romancı kazandığı görüşü ağırlık kazanmıştır.

Ancak, giderek özgün bir dalda kalemini kullanmak isteyen Selma MİNE, 1970'lerden itibaren Çocuk Edebiyatına ağırlık vermiştir. Bunun paralelinde Bilimkurgu öykü ve romanları devreye girer.

Denemeler ise 1980 sonlarında kendini göstermeye başlar. Yarı esprili, yarı felsefi ağırlıklı bu yazılar, aralıklı da olsa, zaman zaman okurlara ulaşmıştır.

Son dönemde ise, 2008'in Nasreddin Hoca yılı kabul edilmesiyle ilişkili olarak, bu ünlü espri ustasının fıkralarını yeniden yorumlamayı denemiştir. Bu öykülere:

www.nasreddinhocahikayelerim.com sitesinden ulaşmak olasıdır.
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol